İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi düzenlediği haftalık basın toplantısında Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan'ın bu hafta içinde Azerbaycan'a gideceğini açıkladı.
Söz konusu ziyaretin, iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi açısından önemli bir ziyaret olduğunu kaydeden Bekayi, "Bu, ikili ilişkilerin genişletilmesine yönelik konuların ele alınması için bir fırsat olacaktır." ifadesini kullandı.
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan uluslararası ilişkiler uzmanı Mehdi Muhammed Montasır, Mehr Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada söz konusu ziyaretin İran açısından önemli ekonomik ve jeopolitik fırsatlar taşıdığına dikkat çekti.
Ziyaretin stratejik önemi
Montasır, 2. Karabağ Savaşı sonrası Güney Kafkasya’nın uluslararası ve bölgesel güçler arasında bir rekabet alanına dönüştüğüne dikkat çekti. Azerbaycan’ın İsrail ve Türkiye’ye giderek daha fazla yakınlaştığına işaret eden Montasır, İran’ın şimdiye dek genellikle askeri tehdit gibi sert caydırıcı araçlara başvurduğunu, ancak bu araçların aşırı kullanım nedeniyle etkisini yitirdiğini söyledi. Bu bağlamda, İran’ın daha aktif bir politika izlemesi ve Azerbaycan yöneticileriyle ortak ekonomik ve altyapısal çıkarlar oluşturarak yeni denklemler yaratması gerektiğini vurguladı.
Tebriz rafinerisi için Azerbaycan petrolü seçeneği
Montasır, bu ziyarette gündeme gelebilecek en önemli başlıklardan birinin, Azerbaycan’dan Tebriz Rafinerisi için petrol ithalatı olabileceğini belirtti. Azerbaycan’ın ihracat gelirlerinin %90’ını petrol ve doğalgazdan elde ettiğini belirten uzman, İran’ın günlük yaklaşık 110 bin varil petrol ithalatıyla hem güneyden kuzeye yapılan maliyetli pompalamayı sonlandırabileceğini hem de Bakü’nün başlıca müşterilerinden biri haline gelebileceğini söyledi.
Bu işbirliğinin yalnızca ekonomik değil, jeopolitik boyutunun da olduğuna dikkat çeken Montasır, Azerbaycan ekonomisini İran’a bağlamanın, İsrail gibi hasım aktörlerin etkisini sınırlayabileceğini ifade etti. Ayrıca, İran’ın bu şekilde Bakü üzerindeki etkisini artıracağını ve ilişkilerde istikrarsızlık yaratmanın maliyetini Bakü için yükselteceğini söyledi. Tel Aviv’in, sadece günlük 90 bin varil petrol alımıyla Bakü ile güçlü ilişkiler kurabildiğine dikkat çekerek İran’ın da aynı yolu izlemesi gerektiğini belirtti.
Montasır, Tebriz Rafinerisi’nin daha verimli çalışması için modernizasyona ihtiyaç duyduğunu, İran petrolüne göre yapılacak bir güncellemenin 1.7 milyar dolara mal olacağını, ancak Azeri petrolüne göre yapılacak yükseltmenin yalnızca 500 milyon dolara tamamlanabileceğini kaydetti.
Aras Koridoru: Zengezur’a alternatif
Uzman, ayrıca Kuzey–Güney Koridoru’na da değinerek, yıllardır bekleyen Reşt–Astara demiryolu projesinin yerine, İran’ın Aras üzerinden Azerbaycan topraklarına uzanacak bir demiryolu hattı inşa ederek bu stratejik projeyi hayata geçirebileceğini dile getirdi.
Ona göre, Bakü’den Ağbend’e ve oradan Nahçıvan’daki Ordubad’a ulaşacak bir hat İran topraklarından geçerse, Azerbaycan Zengezur Koridoru’na ihtiyaç duymayacak. Türkiye’nin desteklediği bu koridor, İran’ın stratejik çıkarları açısından bir tehdit olarak görülüyor. Aras Projesi tamamlandığında, Azerbaycan topraklarının birbirine bağlanmasında İran vazgeçilmez hale gelecek.
Bu bağlantının İran’ı Trans-Hazar transit hattına da entegre edebileceğini ve ülkenin Orta Asya ile Güney Kafkasya’daki ekonomik konumunu güçlendireceğini söyledi.
Culfa-Nahçıvan demiryolu: Unutulmuş bir fırsat
Montasır, şu anda sadece Azerbaycan-Ermenistan anlaşmazlığı nedeniyle kapalı olan Culfa–Nahçıvan demiryoluna da dikkat çekerek, bu hattın Ermenistan ve ardından Gürcistan-Rusya bağlantısı sunduğunu belirtti. İran’ın her iki tarafla ilişkilerini kullanarak bu hattı anlaşmalarla açabileceğini ve yeni altyapı yatırımı yapmadan Kuzey-Güney Koridoru’nu hemen etkinleştirebileceğini ifade etti.
3+3 formatında İran’ın rolü
Montasır ayrıca, İran’ın 3+3 formatındaki bölgesel iş birliği mekanizmasında (İran, Türkiye, Rusya + Güney Kafkasya’daki 3 ülke) daha etkin bir rol üstlenmesi gerektiğini söyledi. İran’ın bu platformda pasif kalması halinde, Rusya ve Türkiye’nin kendi ikili çıkarlarını esas alarak İran’ı dışarıda bırakabileceklerini belirtti. Bu duruma örnek olarak Astana sürecini gösterdi ve Suriye krizinde İran’ın yaşadığı olumsuzluklara dikkat çekti.
Bunun yanı sıra, İran’ın Bakü büyükelçiliğiyle ilgili belirsizliğe de değinen Montasır, 10 aydan fazla süredir bu pozisyonun boş olduğunu ve Azerbaycan’ın İran’ın teklif ettiği adaylara onay vermediğini hatırlattı.
Bu durumun İran gibi büyük bir ülke için kabul edilemez olduğunu, bu nedenle Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ın ziyareti sırasında bu sorunun çözülmesinin İran’ın diplomatik imajını düzelteceğini vurguladı.
Son olarak, Azerbaycanlı yetkililerin son aylarda söylem değişikliğine gittiklerini belirten Montasır, Bakü’nün şu anda Ermenistan’la barış sürecinde İran’ın desteğine ya da en azından muhalefetine maruz kalmamasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğunu ifade etti.
Bu fırsatın sınırlı bir zaman dilimi için geçerli olduğunu vurgulayan Montasır, İran’ın akıllı diplomasi ve etkin güç unsurlarıyla bu fırsatı değerlendirmesi durumunda, bölgedeki stratejik çıkarlarını uzun yıllar boyunca güvence altına alabileceğini sözlerine ekledi.
yorumunuz